6 Şubat 2007 Salı

:: Gmail kapılarını herkese açtı...

Google'ın ücretsiz e-posta hizmeti Gmail, dünya ile aynı anda Türkiye'de tüm internet kullanıcılarının kullanımına açıldı. Konuya ilişkin Google Türkiye Ülke Müdürü Erem Karabey, internet kullanıcılarının artık davete gerek olmadan ücretsiz olarak Gmail e-posta adresi alabileceklerini bildirdi.

Uygulamayı Türkiye'de bütün dünya ile aynı anda başlattıklarını belirten Karabey, bugüne kadar spam mailleri uzakta tutmak için koruma amaçlı kapalı hesap açma sistemini tercih ettiklerini, koruma sistemine yönelik yaptıkları çalışmaların sonucunda son kullanıcıların spam maillerden rahatsız olmayacağı noktaya gelindiğini, bu nedenle Gmail'i herkese açtıklarını söyledi.

“Kullanıcılar spam mesajları rapor ederek, spam filtresini güncellemeye yardımcı olabiliyorlar, yani etkileşimli bir sistem bu” diyen Karabey, güvenliğin kapalı sistemdeki kadar etkili olacağını aktardı.

2 GB'LIK KAPASİTE...

Türkçe olarak kullanılabilecek Gmail'in, 2 GB'lik kapasiteye sahip olduğunu aktaran Karabey, şöyle devam etti:
“Bunu Türkiye'de veren yok. Böylece kullanıcılar mesajlarını silmeden daha fazla bilgi, dosya ve resim saklama olanağına sahip olacak. Biz diyoruz ki, e-postalarını artık silmeyin, fotoğraflarınızı silmeyin, hepsi orada dursun ve e-postanızın içinde bunu kim, ne zaman atmıştı vesaire diye yazmayın. Çünkü arama fonksiyonu var. Yani e-postalarınız içinde arama yapabiliyorsunuz. Google'nin arama gücünü Gmail'inizin içinde olduğunu düşünün ama bu aramayı sadece hesabın sahibi yapabilecek tabii...”

Erem Karabey, Gmail'de e-postaların konu bazında gruplama olanağının da sağlandığını belirterek, “Mesela gelen kutunuza düşen bir mailin konusu 'Cumartesi akşam programı' olsun. Sonra Ahmet yanıtladı, onun konusunda 2 yazıyor, Ayşe'nin yanıtına 3 yazıyor... Hepsi orada tutuluyor. Yani bir konuyla ilgili bütün e-postaları alt alta tutuyor” diye konuştu.

“GMAIL'DE CHAT YAPILABİLİYOR”

Gmail'in içinden chat yapılabildiğini kaydeden Karabey, bunun için herhangi bir programın download (indirme) işlemine gerek kalmadığını, e-posta adresine girildiğinde bir pencere açıldığını, adres listesindeki kişilerin online ya da offline olup olmadığının görülebildiğini ve her bilgisayarda ekstra bir işlem yapmadan bu hizmetten yararlanılabildiğini anlattı.

“INTERNETİ GÜNAH KEÇİSİ YAPMAK MODA OLDU”

Erem Karabey, internet suçlarına ilişkin hazırlanan yasa tasarısına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
“Mektup yazarken kanuna aykırı bir şey yazıyor muyum diye düşünürsünüz. Telefonla konuşurken de arkadaşlarınızla sohbet ederken de aynı şekilde. Elbette internetin de bir hukuk olmalı, internet hukuksuzluğun alanı diye bir şey yok. Bunun sıhhatli sınırlarının nasıl çizileceği önemlidir. Bunu yaparken bütün özgürlükleri kısıtlayıcı sınırlar da çizebilirsiniz ki bu olabilecek en kötüsü olur. Ya da sadece kötü emelleri engelleyecek, onların hareketlerinden ipucu çıkarabilecek sistemleri koyabilirsiniz.

Burada da hukuk olmalı ama bireysel özgürlüklerin kısıtlanması aşamasında değil.
Meclis umarım hazırlayacağı yasada duracağı noktayı iyi çizer ve kişisel hak ve özgürlüklerin sınırlarını aşmayacak ama interneti bütün kullanıcılar için sağlıklı bir mecraya getirecek bir yapıya kavuşturur. Çünkü, sanki belli suçların iletişiminin ya da kötü bilginin kaynağı internetmiş gibi gösterilmesinden de sıkıntılıyız. Halbuki kötü niyetli adam her yerden ve her şeyden buna erişebiliyor. Ama maalesef interneti günah keçisi yapmak biraz moda oldu. Diğer tarafta, köyünde ders çalışırken elektriği giden öğrencinin cep telefonundan internete girip ödev yaptığını da görüyorsunuz.”

“ARAMA İSTATİSTİKLERİ YANLIŞ YORUMLANDI”

Türkiye'de internetten çocuk pornografisi indirme konusunda yapılan aramalardaki artışa ilişkin bir soru üzerine Karabey, şunları söyledi:

“Google Trend (arama istatistiklerine ilişkin verilerin açıklandığı) adlı ürünümüzdeki veriler yanlış yorumlandı. Öyle yorumlandı ki, sanki dünyada en çok çocuk pornografisine eğilimi olan ülke Türkiye imiş gibi... Oysa Google Trend görece veri verir. Yani buradaki veriler, en çok aramayı yapan Türkiye anlamına gelmez. Bu, Türkiye'den yapılan aramalar arasında yüzde olarak bir oran anlamına gelir. Yani oransal, görece bir veridir, internette arama yapan kişiler arasındaki bir orandır. Tabii yine de bu konuda Türkiye orantısal olarak tatsız bir yerde duruyor.”

Kaynak : Nethaber

:: Nobel Fizik Ödülleri 1905 (Ödül 5)...

Ödülü Alan : Philipp Eduard Anton von Lenard

Katot Işınları üzerine yaptığı çalışmalarından dolayı verilmiştir...

Katot Işınları, katot tüp'ü adı verilen ve havası alınmış bir tübün iki ucuna potansiyel fark uygulayarak, elektronun hızlanarak anod'a çarptırılması prensibine dayanır...

Burada elektronlar, katot'un ısıtılması sonucunda elde edilir.

Elektronlar Fosferesans bir hedefe çarptırıldığında insan gözünün algılayacağı bir gecikme ile ışıma gözlenebilir.

Katot ışını tüplerine en iyi örnek televizyon ve bilgisayar monitörleridir (CRT).

:: Çifte Spiral gidiyor...

Çifte Spiral 24 saat içerisinde, Güneşin arka yüzüne geçecek...

:: TomsHardware XP ve Vista hız/güç karşılaştırması...


Windows Vista ne yazık ki en yüksek hız durumunda tekil uygulamaları çalıştırırken çok başarılı bir grafik çizmiyor. Windows Vista Enterprise'nın 32-bitlik sürümünü denemiş etmiş olsak da, 64-bitlik sürümün çok daha hızlı çalışacağını ummuyoruz (en azından 32-bitlik uygulamalarda).

Genel olarak baktığımız zaman, uygulamalar beklediğimiz bir hızda veya Windows XP'den azıcık daha yavaş çalıştı. Everest, PCMark05 ya da Sandra 2007, iki işletim sistemi arasındaki hız farkının yok denecek kadar az olduğunu orta yere seriyor. Bunun yanında çalışmayı reddeden programların da bulunduğunu gördük ve diğer bazıları da başlangıçta bazı sorunlara sebep oldularsa da genelde düzgün bir biçimde çalıştılar. Her durumda, Vista ile ilgili güncellemeleri yazılım üreticilerinizin sitelerinden takip etmenizi öneriyoruz.

Bizleri hayal kırıklığına uğratan seviyede başarım gösteren bazı programlarla da karşılaştık. Unreal Tournament 2004 ve profesyonel grafik karşılaştırma yazılımı SPECviewperf 9.03, Windows Vista'nın OpenGL grafik kütüphanesini desteklememesi sebebiyle çok zor anlar yaşadılar. Aslında bu beklediğimiz bir sonuçtu ve eğer profesyonel grafik uygulamalarını çalıştırmak istiyorsanız Windows Vista yerine Windows XP kullanmanızı tavsiye ediyoruz. ATI ve Nvidia ilerleyen günlerde sürücülerine OpenGL desteği de ekleyecekler ama diğer grafik üreticilerinin veya Microsoft'un bu desteği nasıl sunabileceğine de dikkat etmek gerekiyor.

Hayal kırıklığına uğradığımız ikinci konu da işlemci zorlayan uygulamalardaki başarım düşüklüğü: XviD (DVD'den XviD MPEG4'de çeviren) ya da MainConcept H.264 Encoder gibi işlemci video çözümleme ve kod çevrimi araçları diğer karşılaştırma deneylerimizden %18 ila %24 arasında daha yavaş çalıştılar. Bu iki uygulama da Windows XP altında çok daha hızlı görevlerini tamamladılar. Ancak şu an daha yeni sürümleri mevcut değil ve bu meseleyi giderecek hazır çözümler şimdilik yok gibi görünüyor.

Her şeye rağmen iyi haberlerimiz de yok değil: Windows Vista'nın yeni ve hoş AeroGlass arayüzünün Windows XP'nin iki boyutlu masaüstünden daha fazla güç harcanmasına sebep olduğuna dair herhangi bir kanıta rastlayamadık. Ölçümlerimiz aslında 1 W'lık güç tüketimi artışını gösterse de bunun dikkate alınabilir cinsten bir fark olduğunu söyleyemeyiz. Açıkçası, masaüstündeki üç boyutlu tüm elemanların yönlerini değiştirmek ve onları hareket ettirmek grafik yongalarını ısıtmak için yeterli gözükmüyor. Bu olsa olsa Windows Vista'nın sistem bileşenlerinin gücünün ayrı ayrı denetleyebilmesini sağlayan ACPI 2.0'ın (ve 3.0'ın parçaları da dahil) geliştirilmiş bir sürümünün işi olmalı.

Bütün bu edindiğimiz izlenimlere göre Vista'nın uygulamaları daha da hızlandırabileceğine dair sahip olduğumuz umutlar yok oldu. 64-bitlik sürümlerle de yaptığımız deneylerin sonucu 32-bitlik sürümlerden farklı değildi ve bu güvenle şunu söyleyebiliriz ki Vista'dan yüksek başarım bekleyen kullanıcılar hayal kırıklığına uğrayacaklardır. Elbette gerçekte Vista daha gelişmiş bir Windows çünkü daha kullanıcı dostu çünkü daha hoş gözüküyor ve çünkü kendinizi daha rahat hissediyorsunuz. Fakat gerçek şu ki Windows XP'den daha hızlı değil. Peki, oyun meraklıları için Windows Vista yarış dışı mı kalıyor?

Eğer bilgisayarınızın kod çözümleme, kod çevrimi veya yaratımlama (rendering) gibi birçok yoğun işlemlerin altından daha kısa zamanda kalkabilmesini istiyorsanız Vista'dan uzak durun; XP ile kalın. Fakat kısa bir süre içinde işinizi bitirmek zorunda değilseniz, aşağıdaki üç maddeyi dikkate almanızı öneriyoruz:

* Vista daha fazla servis çalıştırıyor ve bu sebeple biraz daha fazla kendi kaynaklarını kullanıyor. Tabii ki dizinleme, bağlanabilirlik ve kullanışlılık gibi vazgeçilmez özelliklerin bir bedeli oluyor.
* Bugünlerde birçok seviyede CPU başarımlarına sahip olmanız mümkün! Gerçekten hızlı çift çekirdekli işlemcilerimiz var ve hatta bu senenin ortasında daha hızlı dört çekirdekliler piyasaya damgasını vuracak. Vista'ya geçiş yaptığınızda biraz başarım düşümüyle karşılaşacak olsanız da bugünün donanımları dününkilerden çok daha hızlı ve yarının işlemcileri ise daha da hızlı olacaklar.
* Yeni Windows sürümlerinden hiçbirisi, bir öncekinden daha fazla uygulama başarımı sunamıyor.

Uygulama başarımı bahsettiğimiz zorluklara sahip olsa da Windows Vista'nın yeni başarım iyileştirme özellikleri olan SuperFetch ve ReadyDrive, Vista'nın daha seri ve hızlı çalışmasına katkıda bulunuyorlar.

Kaynak : Tomshardware

:: Paraşütle Atlama Rekoru...



Joseph Kittinger, Meksika semalarında (meksika uzayı demek daha doğru olur :) 16 Ağustos 1960'da balondan 31.300 metre yükseklikten atlayarak, "paraşütle atlama rekorunu" kırdı...

Daha fazla bilgi : http://en.wikipedia.org/wiki/Joseph_Kittinger

:: İklim felaketi ertelendi mi? (Uygunlu gerçek ! ) 4

:: Ken Thompson'dan Güvenlik ve Programlama üzerine düşünceler...

Bölüm I

Kolejde, video oyunlarından önce, programlama egzersizleri ortaya atarak kendimizi eğlendirirdik. En meşhurlarından biri kendi kaynak kodunu üreten (self-reproducing ) en kısa programı yazmaktı. Gerçekçilikten (reality) ayrılmış bir örnek olduğundan beri, en kullanışlı araç FORTRAN'dır. Gerçekten, FORTRAN üç durumlu yarışların [Piknik ve okul karnavallarında partnerlerin birer ayağını birbirine bağlayarak yaklaşık 50 metre uzaklığı koştukları favori yarış. – Ç.N.] popüler olmasının aynı sebebinden dolayı tercih diliydi.

Elbette ki dahası saptandı, problem, derlendiğinde ve çalıştırıldığında kendi kaynak kodunun tam bir kopyasını çıktı olarak üretecek bir kaynak kodlu program yazmaktır. Eğer bunu bunu hiç yapmadıysanız, kendinizin onu denemesi için sizi teşvik ediyorum. Nasıl yapıldığının keşfi, nasıl yapıldığının anlatılmış olmasıyla elde edilecek herhangi bir menfaatin uzak ara üstünde olduğunu açığa vurulmasıdır. “En kısa” hakkındaki bölüm, ustalığı göstermek ve kazananı belirlemek için sadece özendirici bir şeydi.

Makalenin tamamı için :
http://mf.dumlupinar.edu.tr/~kguvenli/trust.html

:: Programlama Nasıl ÖğretilMEmeli!?

İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Bölüm Başkanı Chris Stephenson, kısa süre önce Kütahya'daki Akademik Bilişim etkinliğinde gerçekleştirdiği "Programlama Nasıl Öğretilmemeli" sunumunun genişletilmiş halini İstanbul'da, 8 Şubat Perşembe günü 11:00'da gerçekleştirecek.

Öğretim personeline verilecek bu seminer öğrencilere de açıktır ve seminer Türkçe verilecektir.

Stephenson'ın Bilgi Üniversitesi'nde verdiği Comp 111 ve Comp 112 derslerinin pedagojik mantığını anlamak isteyenler için aydınlatıcı olabilir.

Dolapdere kampüsünde, yeni binadaki mütevelli heyeti odasında, 8 Şubat Perşembe günü gerçekleştirilecek seminer herkese açıktır.


Kaynak : Fazlamesai.

:: Online Bankacılık İşlemlerinize ve maillerinize dikkat!