31 Temmuz 2008 Perşembe

:: NASA, Satürn'ün ayı Titan'daki gölün varlığını doğruladı...


NASA bilimadamları, Satürn'ün ayı Titan'da sıvı hidrokarbonlar ve etan'dan oluşan gölün varlığını doğruladı...

Böylelikle güneş sisteminde gölü olan ikinci bir gezegen doğrulanmış oldu...

Bu sonuç, Cassini uzay aracının Titan yörüngesinde 40 tur'da elde edilen verilerin analiz edilmesi ile elde edilebildi...

Konu ile ilgili makale 31 Temmuz (Bugün) Nature dergisinde yayınlanacak...

Kaynak: NASA

:: Phoenix (Anka) Mars suyunu doğruladı... Görev uzatıldı...


NASA'nın Phoenix Mars İniş aracı, toprak örnekleri içerisindeki suyun varlığını doğruladı...

Phoenix'in robotik kolu yaklaşık 5cm derinliğinden alınan örnek çarşamba günü ısıtıldığında su buharı elde edildiği gözlemlendi...

Bu deney için TEGA aygıtı kullanıldı (Thermal and Evolved-Gas Analyze)

Phoenix'in görevi 90 gün uzatıldı...

Kaynak: NASA

:: Güneşin doğu bölgesinde CME...


Güneşin doğu bölgesinde meydana gelen CME (Koronal Kütle Atımı) NASA'nın STEREO uydusu tarafından yakalandı...

2 günlde (12-14 Temmuz) elde edilen görüntüyü resimin üzerini tıklayarak izleyebilirsiniz...

Bu patlama bizim doğrultumuzda olmadığı (patlama konisi içerisinde olmadığımız) için Dünyada jeomanyetik fırtına veya auroralara sebep olmayacak...

Kaynak: Spaceweather

29 Temmuz 2008 Salı

:: Arama motorları savaşına yeni isim "Cuil"....

Eksi google çalışanlarından Anna Patterson,Tom Castello,Louis Monier ve Russel Power'ın kurduğu site 121 Milyar site indeksi ile yayına başladı...

Kurucular, sitenin daha isabetli ve daha güvenli tarama yaptığını belirtmiş (istemci bilgilerini tutmadığı belirtilmiş...)

http://www.cuil.com

Not: Cuil spesifik sonuçları ayıklamakta şimdilik pek başarılı görünmüyor, ancak zamanla eğitildiğinde ve daha fazla index topladığında kodlamanın gerçek gücü ortaya çıkabilir.

:: USGS (Amerikan Jeoloji Ajansı), InSAR sistemi...



InSAR (Interferometric Synthetic Aperature Radar
Satellite Radar Interferometry), yörüngedeki InSAR uyduları (ERS1, ERS2, JERS, IRS ve Radarsat) ile elde edilen radar verilerinin zaman eğrisi ile karşılaştırılarak 3 boyutlu modeller elde edilmesi prensibine dayalı...

Elde edilen bu 3-boyutlu modeller sayesinde, yeryüzünde gerçekleşen hareketler gözlemlenerek olası deprem ve volkan olayları tahmin edilebilir...

Yukarıdaki görüntü, Güney kızkardeş volkanı bölgesinden (Oregon/ABD) alınan Interferogram...

InSAR teknolojisinin yanında GPS'de kullanıldığında daha da yüksek çözünürlüklü haritalar elde edilebiliyor...

Aşağıda çok iyi bilinen bir Kaldera olan Yellowstone'un GPS istasyon haritası...


Kaynak: USGS

28 Temmuz 2008 Pazartesi

:: COROT Uydusu, Güneş benzeri bir yıldızın yörüngesinde gezegen keşfetti...



2006 yılından beri gözlem yapan COROT uydusu yıldızların parlaklığındaki değişimi gözlemliyor...

Bir yıldızın yörüngesinde bir gezegen bulunuyorsa, gezegen yıldızın önünden geçerken parlaklığında bir azalmaya neden olur. Parlaklığındaki azalma oranı gezegenin büyüklüğünün bir ölçüsünü verir. Yıldızın türü ve büyüklüğü ise EMD spekturumundaki element bolluğu ve bağıl parlaklığından bulunabilir.
Bu metot gezegen araştırmalarında kullanılan metotlar arasındadır...

Yukarıdaki grafikde ışınım şiddetindeki değişim açıkca görülüyor (Şiddetteki negatif pikler...)
Bu pikler arasındaki mesafe gezegenin periyod bilgisi, kütle bilgilerinide vermekte...

Gezegen COROT-exo-4b olarak kayıtlara geçti...

Kaynak: ESA

:: Prominans gözlemleri...


30.000 km uzunluğundaki bu prominans görüntüsü "Alan Friedman" tarafından Buffalo, NY / ABD'den alınmış...

Kaynak: Spaceweather

26 Temmuz 2008 Cumartesi

:: Mobil telefonlar tehlikeli mi?

Fiziksel açıdan bakıldığında etki=tepki prensibi düşünüldüğünde herşeyin herşey üzerinde bir etkisi mevcuttur...

Peki, bu etki incelenen durum açısından çok küçük bir öneme mi sahip yoksa gerçekten önemli mi?
Yada çok küçük etkinin tanımı nedir?

Cep telefonları uzun süredir yaşamımızda, daha doğrusu GSM sistemleri (vericileri de) uzun süredir yayında....

Dünyada kullanılan cep telefonu sayısı 2005 yılında 2 Milyar civarındaydı, şuanki sayının daha da arttığını söylemek zor değil...
Bu kadar yayılmış bir sistemin insan sağlığına etkisi varsa (ki küçük yada büyük bir etki mutlaka mevcut) bu etkilerin ortaya çıkmaya başlayacağını sezgisel olarak öngörebilsek de etkinin ne olduğu konusunda ciddi araştırmalar yapılmaktadır...

GSM sistemleri Elektromanyetik spektrumun Mikrodalga bölümünde yer almaktadır....
Yukarıdaki resimde de görüleceği üzere radyodalgaları içerisinde en fazla enerji taşıyan elektromanyetik bölgeyi oluşturmaktadır.
Elektromanyetik Mikrodalganın canlıya etkisi ısı şeklinde oraya çıkmatadır.
Isıtma etkisinin kaynağı ise su molekülleri ile mikrodalganın rezonans oluşturmasıdır.
Bu rezonans su molekülünün bağ uzunluğundan kaynaklanmaktadır.
Su molekülü bağ uzunluğu ve mikrodalgaboyu birbirine yakın olduğundan elektromanyetik dalganın enerjisini maksimum oranda moleküle aktararak titreşime ve dolayısıyla ısıya neden olmaktadır.

İnsan vücudundaki su molekülü de bu durumdan bağımsız değildir!
Ancak etkinin cep telefonuna yakın bölgelerde ne miktarda olduğu önemlidir.
Öncelikle mikrodalganın birincil etkisi olan ISI etkisinin modellenmesi gerekmektedir.

Yukarıda, 1900 Mhz frekansında, 125 mW'lık bir güce sahip antenin insan kafasına olan etkisi görülmektedir.

Normalde güneşin ısıtıcı etkisi yüzeysel bir etki oluşturmaktadır. Ancak bir mikrodalga kaynağı gücüne göre vücudun iç bölgerini etkilemektedir. Kan dolaşımı yoluyla bu ısının tolere edilebileceği düşünülebilir. Bu durumun bile ististanaları mevcuttur; Gözdeki kornea tabakasının soğutucu bir mekanizması yoktur...

Katarakt ile cep telefonları arasında bir ilişki henüz kanıtlanmamış olsa da ilişki olabileceği görülmektedir.

Fareler üzerinde yapılan deneylerde;
SAR değeri 100-140W/kg civarındaki bir kaynağın 2-3 saat içerisinde 41C dereceyi bulduğu gözlemlenmiş...


Yukarıdaki görüntüde, 1.1Ghz frekanslı ve 2.22mW gücündeki bir EMD'nin 50 dakika boyunca bir lense uygulandığında 39.5 C derece sıcaklığa yükseldiği gözlemlenmiş...
(Kabarcıklar sıcaklık nedeniyle ortaya çıkmış...)

Gözün dışında mikrodalgaların proteinleri etkileyebileceği düşünüldüğünde incelenen durumun karmaşıklığı daha da artmaktadır.

Mobil telefonların kanser etkisi yukarıdaki karmaşık mekanizmalar anlaşıldığında ortaya koyulabilecektir.
Çünkü ısı etkisi iyonize edici bir bölgede olmadığından birincil etkilerin kanser oluşturma olasılığının düşük olduğu söylenebilir. Ancak ikincil etkiler için ( Protein yapısı, reseptörler, ....) aynı şeyi söylemek doğru olmayacaktır...

Ayrıca mikrodalgaların uyku üzerine etkileri de gözlemlenmiş...
Çalışmalarda uyku düzeni ve kalitesini etkileyen bulgulara rastlanmış...

Sonuç olarak cep telefonlarının etkisinin olduğu kesin ancak etkinin ne düzeyde olduğu o kadar da kesin değildir...

Ayrıca GSM şebekelerinin yanında kablosuz ağ standartaları da mikrodalga bölgesini kullanmaktadır...

Cep telefonu kullanıcılarının yapabileceği ilk şey, deneylerde de görüldüğü gibi konuşma süresinin azaltılmasıdır...

Kulaklık kullanmakta bir önlemdir. Ancak kulaklığın kablosuz olmaması ve cep telefonu üreticisine ait olması önemlidir. (Yapılan çalışmalarda kablolu kulaklıkların kablo uzunluğunun belirli bir değerde olması durumunda, kablonun anten görevi görerek, etkiyi arttırabilmektedir.)

Cep telefonunu tasarımcının öngördüğü şekilde yani en rahat biçimde kullanmak önemlidir. Tasarımcı SAR değerlerini normal kullanıma göre hesaplmakta ve anteni bu duruma göre tasarlamaktadır.

Konuşma aralarında diğer kulağıda kullanmak da bir önlem olabilir.(süre yine de uzun tutulmamalıdır...).

Yolda iken cep telefonu "Hand Over" yaparak diğer istasyonlara geçiş yapacağından telefonun harcadığı güç artacaktır. Bu yüzden yolda kullanmak etkiyi arttıracaktır...

Cep telefonu aranma ve arama durumunda en fazla gücü harcayacaktır. Bu güç toplam gücün yanında çok yüksek olmasa da aceleci olmamak yararlı olabilir.

Ayrıca cep telefonunuz elden geldikçe vücuttan uzak tutulmalıdır...

Uyurken kapalı veya uzak bir konumda tutulmalıdır...

Evde kullanılan kablosuz modemler elden geldikçe uzakta tutulmalıdır. (Modemi yatak odanıza koymak parlak bir fikir olmayabilir.)

Cep telefonları konusudaki zararlar ve yararların! uzun vadede çıkacağı düşünülmektedir. O yüzden elden geldikçe temkinli olmakta fayda var...

Gözün dışında mikrodalgaların proteinleri etkileyebileceği düşünüldüğünde incelenen durumun karmaşıklığı daha da artmaktadır.

Mobil telefonların kanser etkisi yıkarıdaki karmaşık mekanizmalar anlaşıldığında ortaya koyulabilecektir. Çünkü ısı etkisi iyonize edici bir bölgede olmadığından birincil etkilerin kanser oluşturmadığı söyelenebilir. Ancak ikincil etkiler için ( Protein yapısı, reseptörler, ....) aynı şeyi söylemek doğru olmayacaktır...

Ayrıca mikrodalgaların uyku üzerine etkileri de gözlemlenmiş...

Çalışmalarda uyku düzeni ve kalitesini etkileyen bulgulara rastlanmış...

Sonuç olarak cep telefonlarının etkisinin olduğu kesin ancak etkinin ne düzeyde olduğu o kadar da kesin değildir...

Ayrıca GSM şebekelerinin yanında kablosuz ağ standartaları da mikrodalga bölgesini kullanmaktadır...

Cep telefonu kullanıcılarının yapabileceği ilk şey, deneylerde de görüldüğü gibi konuşma süresinin azaltılmasıdır...

Kulaklık kullanmakta bir önlemdir. Ancak kulaklığın kablosuz olmaması ve cep telefonu üreticisine ait olması önemlidir. (Yapılan çalışmalarda kablolu kulaklıkların kablo uzunluğunun belirli bir değerde olması durumunda, kablonun anten görevi görerek, etkiyi arttırabilmektedir.)

Cep telefonunu tasarımcının öngördüğü şekilde yani en rahat biçimde kullanmak önemlidir. Tasarımcı SAR değerlerini normal kullanıma göre hesaplmakta ve anteni bu duruma göre tasarlamaktadır.

SAR değerleri üretciler tarafından duyurmaktdır. SAR değeri düşük bir telefon almakta önemli olabilir. (Amerikan Federal Haberleşme bölümünün web sitesinde de incelenebilir.)

Konuşma aralarında diğer kulağıda kullanmak da bir önlem olabilir (süre yine de uzun tutulmamalıdır...)

Yolda iken cep telefonu Hand Over yaparak diğer istasyonlara geçiş yapacağından telefonun harcadığı güç artacaktır. Bu yüzden yolda kullanmak etkiyi arttıracaktır...

Cep telefonu aranma ve arama durumunda en fazla gücü harcayacaktır. Bu güç toplam gücün yanında çok yüksek olmasa da aceleci olmamak yararlı olabilir.

Ayrıca cep telefonunuz elden geldikçe vücuttan uzak tutulmalı...

Uyurken kapalı veya uzak bir konumda tutulmalıdır...

Evde kullanılan kablosuz modemler elden geldikçe uzakta tutulmalıdır. (Modemi yatak odanıza koymak parlak bir fikir olmayabilir.)

Cep telefonları konusudaki zararlar ve yararların! uzun vadede çıkacağı düşünülmektedir. O yüzden elden geldikçe temkinli olmakta fayda var...

INOSCI Lab

25 Temmuz 2008 Cuma

:: THEMIS Uyduları, Kuzey ışıkları ile üst atmosferdeki manyetik fırtınalar arasındaki ilişkiyi keşfetti... NASA...


Kuzey ışıkları olarak bilinen (Aurora Boralis) olayının kaynağının kabaca, güneş'den yayılan yüklü parçacıklar ve dünyanın manyetik alanı arasındaki etkileşme olduğunu biliyoruz...

NASA'nın THEMIS uydu dizgesi Kuzey ışıklarının üst atmoferdeki manyetik çalkantıyı nasıl etkilediğini gözlemledi...

Alınan verilerde Dünyanın manyetik alanı ve parçacıkların elektrik alanlarının oluşturduğu enerji boşalmalarının üst atmosferde manyetik fırtınaları nasıl oluşturduğu gözlemlendi...

Gözlemler, Alaska ve Kanadadaki 20 ayrı yer gözlemevi ile de desteklendi...

Konu ile ilgili makale, 24 Temmuz Science Express'de yayınlandı ( 14 Ağustos'da Science dergisinde yayınlanacak.)...

Animasyonlar; Animasyon 1 Animasyon 2

Not: Çoğu haber kaynağı, "NASA'nın Aurora'ların sırrını çözdü" şeklinde yayınlamış. Sırrı çözülen Auroralar değil! Auroralar ile Atmosferdeki manyetik fırtınalar (yani ikincil etkileşmeler!)
Bu fırtınlar, Yüksek enlemlerdeki enerji nakil hatları, elektronik haberleşme ve elektrik/elektronik donanımları için çok önemli...

Kaynak: NASA

:: NLCs gözlemleri...

(Video için fotoğrafın üzerini tıklayınız...)
Görüntü "Derick Rethans" tarafından, Skien / Norveç'den alınmış...

Kaynak: Spaceweather

:: nasaimages.org sitesi yayında...


21 Temmuz 2008 Pazartesi

:: Jüpiter'deki fırtınalar...





Küçük fırtınanın beneğin içinden geçerek 10 günde karşıya ulaştığı görülüyor...
Görüntüler Hubble Uzay Teleskopu tarafından alınmış...

Kaynak: Spaceweather

20 Temmuz 2008 Pazar

:: NLC Bulutları... Samsun...


Bu parlayan bulut görüntüsü 19 temmuz günü İran'dan çekilmiş...

Normalde NLC'ler 50 derece kuzey enleminin üzerinde görülür. Bu görüntü ise 38 derece kuzey'den alınmış...

Bunun anlamı NLC Türkiye'den de gözlemlenebilir (Samsun NLC gözlemlemek için uygun...)

Gece parlayan bulutlar (NLC) hakkında daha fazla bilgi almak için aşağıdaki etiketleri kullanabilirsiniz.


Kaynak: Spaceweather

:: Periyodik Tablo... Video


:: Dizüstü bilgisayarlara 3G geliyor...


Turkcell, Vestel ve HP işbirliği ile dizüstü bilgisyarlara SIM ve 3G desteği geliyor...

Bu destek ile Dizüstü bilgisayardan SIM kartınızı takarak internete yüksek hızlı bağlantı kurulabilecek.

WiMAX teknolojilerinin dünyada aktif şekilde kullanılmaya başladığı bir dönemde (Örn: Hollanda / Amsterdam) geçiş çözümü olarak görüldüğü açık...

Dizüstü bilgisayara bu destek yerine 3G desteği veren bir cep telefonunu Dizüstüne bağlamak şimdilik daha iyi bir çözüm gibi görünüyor.

Çünkü Dizüstülere WiMAX desteği geliyor!

19 Temmuz 2008 Cumartesi

:: Yaşam Bilgidir ~ Bilgi Yaşamdır !




NASA'nın sloganı "Explore > Discover > Understand"

:: NanoLED ile daha hızlı veriyolları...


Bilkent Üniversitesi geleceğin Bilgisayar teknolojisi olarak öngörülen nanooptik devreler geliştiriyor.

Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü Öğretim Üyesi ve NANOTAM Başkanı Prof. Dr. Ekmel Özbay, projenin Türkiye ayağının yürütücüsü olarak görev alıyor.
Günümüzde kullanılan bilgisayarlardaki işlemci teknolojisinin silikon malzemesine dayandığını anımsatan Özbay, "Şimdiye kadar transistörlerin boyutlarının küçülmesi sayesinde her 2 yılda bir, bilgisayarlar 2 kat hızlanabiliyordu. Ama silikon temelli bu teknoloji ile 10 yıl sonra bir hız sınırına ulaşacağız ve silikon temelli bilgisayarları daha hızlı yapamayacağız" dedi. Bu nedenlerle silikon teknolojisinin yerini alacak yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve yeni nesil işlemcilerin üretilmesi gerektiğini vurgulayan Özbay, projedeki temel amaçlarının geleceğin süper bilgisayarlarının yapıtaşlarının nanoteknoloji ile üretilmesi olduğunu söyledi.

Özbay, şöyle devam etti: "Kuantum bilgisayarlar klasik akrabalarından farklı olarak, mikroskopik dünyaya hükmeden kuantum yasalarına dayalı olarak çalışıyorlar. Çalışma mekanizmasındaki bu değişikliğin sonucunda kuantum bilgisayarların günümüzdeki süper bilgisayarların yanına bile yaklaşamadığı bir takım zor problemleri çok kolay çözebilecek performansa sahip olacak. Günümüz teknolojisinin 10 yıl sonra teknolojik ömrünü doldurması ile yeni nesil nanoteknoloji temelli kuantum bilgisayarların günlük kullanıma girmesi hedefleniyor. Bu araştırmalar sonucunda ortaya çıkan yeni teknolojik buluşlar ile gelecek nesil bilgisayarlara Türkiye'nin imzasını atacağız."

Çalışmalara katılan Dr. Bulu ise Türkiye'de yapılan nanoteknoloji çalışmalarının tüm dünyada ilgi ile takip edildiğini belirterek, projeyle ilgili "Harvard-Bilkent ortak tasarımı ile Bilkent'te üretilen nanotel ve nanoLED'lerin kuantum optik özelliklerini Harvard'daki nanooptik merkezinde test edeceklerini ifade etti. Bulu, "Amacımız tek foton ile çalışan ve kuantum seviyesinde sayısal işlemler yapabilen nanodevreler geliştirmek. Bu nanodevreler ise kuantum bilgisayarlarının yapımında kullanılacak" diye konuştu.

Kaynak: A.A. / Fazlamesai.net

:: 640 Gbit... İ n t e r n e t


Avustralyalı bilim adamları ise Internet’i 64 kat hızlandıracak 640 Gigabit’lik yeni bir teknoloji geliştirdiler.

Avustralya’nın Sydney kentinde düzenlenen Opto-Elektronik ve Haberleşme Konferansı’na interneti en az 64 kat hızlandıracak, saniyede 640 Gigabit veri transfer edecek yeni nesil iletişim yongası damgasını vurdu. Yeni yonga kulanılmaya başlandığında internet ışık hızına ulaşacak; filmler birkaç saniyede bilgisayarımıza indirilecek, oyun konsolları, video cihazları internete anında bağlanacak.

Sydney Üniversitesi Optik Sistemler için Ultra Genişbant Cihazlar Merkezi (CUDOS) tarafından son dört yıldır geliştirilen teknoloji “üzerinde çizik bulunan bir parça cam” olarak adlandırdı. Sadece bir cam parçasının günümüz elektronik devrelerinin yapamadığını yapacak olması ürünün fiyatının da oldukça uygun olmasını sağlayacak. CUDOS’un yöneticisi Profesör Ben Eggleton’ın verdiği bilgilere göre “Fotonik Anahtarlama - Photonic Switching” olarak tanımlanan yeni teknolojinin önümüzdeki 5 yıl içinde ticari ürün olarak pazara sunulması bekleniyor. Günümüzde Internet üzerindeki tüm trafik yönlendiriciler ve anahtarlayıcılar ile dağıtılıyor. Elektronik devrelerin kullanıldığı bu cihazların ulaşabildikleri en üst nokta ise saniyede 10 Gigabit veri iletebilmek. Fotonik Anahtarlama Yongası ise saniyede 640 Gigabit hıza ulaşarak mevcut teknolojilerin 64 kat üzerine çıkabiliyor. Üzerinde yapılacak birkaç iyileştirme ile bu hızın 100 kata kadar çıkarılması da mümkün. Tabii ki bu teknolojinin kullanılması için mevcut internet altyapısında olmazsa olmaz bazı iyileştirmeler de gerekiyor. Fotonik Anahtarlama teknolojisinin çalışabilmesi için fiber optik ağların bulunması gerekli. Dünya üzerinde halen fiber optik ağları neredeyse her eve ulaşan Japonya ve Kore en hızlı internet erişimine sahip.Fiber optik kablolar içinde bilgiler ışık hızında dolaşırken, saniyede 10 Gigabit kapasiteye sahip günümüzün en iyi yönlendiricileri kendi kapasiteleri kadar veriyi işleyebiliyor. Internet’teki yavaşlığın temeli de buradan kaynaklanıyor. Fotonik Anahtarlama teknolojisi ise bu darboğazı en az 64 kat aşarak, insanların anlık olarak, hatasız bir şekilde bilgilere ulaşabilmesine olanak sağlayacak.

Kaynak: Fazlamesai.net

17 Temmuz 2008 Perşembe

: Göller, nehirler... Mars...


Mars bugün kuru...
Fakat kızıl gezegende geçmişte çok büyük göller ve nehirlerin bulunduğuna dair çok sayıda kanıt mevcut...

Nature dergisinde bugün yayınlanan makale, NASA'nın Yörünge Mars Keşif aracının (MRO) aldığı görüntüleri kullanmış...

Kaynak: Spaceweather / NASA

15 Temmuz 2008 Salı



:: Delver ile sosyal ağları grafiklendir....



Artık herhangi bir sosyal ağa dahil olmadan kişilerin sosyal ağlardaki ilişkileri grafiklendirilebilecek...

Bu sistem bir arama motoru gibi çalışacak...

40 milyon MySpace, 30 milyon Hi5 , 2.5 milyon Facebook, 1.5 milyon Blogger, 3 milyon Flickr and 300,000 milyon Digg kullanıcısının hesabında tarama yapılabilecek (şuan alfa aşamasında...)

Bilgilerinizi girerken iki kez düşünün!


:: ISS Gözlem Uyarısı.. Samsun, 17/07/2008


Gözlem Konumu : Samsun ve Türkiye'nin büyük bir bölümü
Geçiş Tarihi : 18/07/2008
Geçiş Saati : 21:11 ~ 21:17
Geçiş Max Parlaklığı : - 0.6

Veri Kalibrasyon tarihi (NASA J-TRACK kaynağı ile) : 15/07/2008 : 20:30
Yerel Geçiş Yörüngesi : Güney-Batı ~ Kuzey-Doğu , Max: 28,1 derece...

Hava Durumu : Samsun ve çevresi yağmurlu.

:: Yapay Uydu Gözlemleri...


Ralf Vanderbergh tarafından 13 Temmuzda alınana Uluslararası Uzay İstasyonu görüntüsü...

Kaynak: Spaceweather

14 Temmuz 2008 Pazartesi

:: İstasyonun altındaki o büyük nesne de nesi !? :).....


280.000kg ağırlığındaki Uluslararası Uzay İstasyonunun bu fotoğrafı, Buenos Aires'den ( Arjantin) Leonardo Julio'nun, 8-inçlik Meade teleskobu ile çekilmiş...

Kaynak: Spaceweather

13 Temmuz 2008 Pazar

::İstasyonda Çalışmalar devam ediyor...


Uluslararası Uzay İstasyonundaki çalışmalara soyuz uzay aracı için 15 Temmuzda gerçekleştirilecek yürüyüş ile devam edecek...

Yürüyüşü kozmonot Sergei Volkov gerçekleştirilecek...

Yürüyüşün 5.5 saat süreceği hesaplanıyor...

Kaynak: NASA

:: Fireworks...


Arkadasim Rick Krejci'nin 5 Temmuz 2008'de goruntuledigi "Fireworks" gok adasi (NGC6946) goruntusunu ve Rick'in teknik bilgilerini ve yorumunu gonderiyorum.
Rick bu inanilmz goruntuyu cekmek icin 3 saaten fazla calisti.
Gule gule kullanin.

Timur

Being the 4th of July weekend, with a super clear night with no moon (how often does that happen here!), I decided to try a galaxy I've not tried before...NGC6946, which happens to be nicknamed the Fireworks Galaxy.

Not sure why I'd not noticed this gem, but the Ha regions are more abundant than I'd seen in a galaxy before (thus the name!). To do it justice, I added some Ha data to the red channel to show it off a little more.

I had some issues with the guide camera, so I wound up going unguided.
Even unguided, with great seeing and the great NJP mount, I was
getting around 2 arcsec FWHMs and nice round stars...a great night!

Rick Krejci


Date: 7/5/2008
Location: Ada, MI
Optics: 10" f/5 Swayze Optics Newtonian w/ MPCC coma corrector
Mount: Tak NJP
Camera: Starlight Xpress SXV-H9
Exposure: L(R,Ha)GB L=66x1min unbinned, RGB=15x2 unbinned, Ha=9x4min 2x binned, Astrodon (192minutes total) - all unguided

Note: Captured, no darks, no flats, aligned, SDMask combined, RGB combined in MaximDL. Luminance Layering, Ha Red channel enhancement and Final Processing in PS CS2.

Kaynak: Timur Sümer

:: Samanyolu...


Samanyolu'nun Yay ve Akrep burçları icinden çekilmis gorüntüsü. Soldaki parlak gezegen Jupiter, sağdaki parlak yıldız Antares'dir.
Canon Rebel XT; 17 mm lens ve objektif 2 dakika acik tutuldu.

Kaynak : Timur Sümer

:: İkili Asteroid...



Geçen hafta, Asteroid 2008 BT18 Dünyanın yakınlarından süzülerek uzaklaştı...

Asteroid yaklaştığında dikkat çekici bir gözlem yapıldı...

600 metre çaplı Asteroid'in yörüngesinde çapı 200 metre olan ikinci bir Asteroid bulunuyor...

Yukarıdaki görüntü, Puerto Rico Arecibo Radyoteleskopunun "Dev radarı" ile 7 Temmuz günü alınmış...

Kaynak: Spaceweather

10 Temmuz 2008 Perşembe

:: NASA, Okyanus rüzgarlarının güç haritasını açığa çıkardı...


NASA'nın QuikSCAT uydusu ile alınan verilerin birleştirilmesi ile oluşan rüzgar güç haritası temel olarak Rüzgar enerjisinde faydalanılacak bölgeleri gösteriyor...

Yüksek çözünürlüklü görüntü incelendiğinde, Türkiye için Ege bölgesinde ciddi potansiyel görülüyor...

Harita iklim modellemelerinde de kullanılabilir...

Kaynak : NASA

8 Temmuz 2008 Salı

:: Jüpiter üzerindeki fırtınalar çarpışıyor...

Astronomlar birkaç ay önce Jüpiter üzerinde birkaç adet fırtına gözlemlediler....

Bu fırtınalar büyük kırmızı lekeye çok yakın ancak ondan bağımsızdı...

Ancak 25 Haziran'da iki fırtına, büyük leke ile birleşti...

Yukarıda 7 Temmuz 2008 tarihindeki son görünüm...

Kaynak: Spaceweather

:: İstasyon ekibi (17) uzay yürüyüşüne hazırlanıyor...


Ekip 17, perşembe günü yapacakları uzay yürüyüşüne hazırlanıyor....

Meanwhile ve uçuş mühendisi Greg Chamitoff Soyuz TMA-12 kenetlenmesi sonrası haberleşme ve diğer donanımların durumunu inceleyecek...

Kaynak: NASA

7 Temmuz 2008 Pazartesi

:: ISS... Son görünüm...


Uluslararası Uzay İstasyonun son durumu....
Sağ bölümdeki çalışmaların devam edeceğini (simetriden :) tahmin edebilirsiniz...

NASA ve diğer Uzay Ajansları, STS-125 görevi ile Hubble'ı tamir ettikten sonra istasyonun montajına devam edecek..

Kaynak: ESA

6 Temmuz 2008 Pazar

:: Keck'den Satürn... 4 Şubat 2004

Daha fazla görüntü için burayı tıklayınız...

Kaynak: Keck Gözlemevi

:: Peçe bulutsusu; NGC6960...


Siyah bir kadifenin üzerine saçılmis binlerce pirlanta taşınin üzerinde uçuşan ipek bir tül.
NGC 6960, diger adı "Veil Nebula" (peçe) binlece yil önce patlamış bir "supernova"dır. Gece yarısından sonra, doğu-güneydoğu göğünde, "Swan" (kuğu) yıldız kümesinin içinde bulunmaktadır. Bize 2500 yılda ulaşmıs olan bu görüntüyü, arkadaşım Clayton Kessler Manchester, Michigan'daki evinin arka bahçesindeki "Seven sisters observatory" diye isimlendirdiği (yedi kiz kardeş gözlem yeri) alanda çekmiştir.
Teknik bilgiler Clay'in kalemiyle aşağıda.
Hizmetinize sunarım.
Timur Sumer

Date: June 30, 2008

Location: Seven Sisters Observatory - Manchester MI

Equipment: Megrez 90 APO, FFIII, Canon 10D Modified IDAS LPR Filter

Conditions: Excellent! Best night of the year so far

Film: None! DSLR @ ISO 800

Exposure: 3 X 600 seconds with 3 X 600 seconds dark frames

Comments: I took this shot as an experiment. Last year I was shooting 5 minute sub frames. Since I got the IDAS LPR filter I have been able to increase the sub-frame exposure. I tried a 10 minute sub frame to see if I could tease out some of the faint OIII and H-Alpha streaming down from Pickering's Triangular Wisp. Thin series of exposures shows a lot more than I have in my previous shots. The interesting news is the histogram was only at about 25% for each sub frame. I think I can increase the exposure to 15 or 20 minutes on this object. I will be revisiting the veil area all summer taking a good number of relatively long exposures - should be fun!
Clayton Kessler

:: Güneyden Aurora Gözlemi...


Fotoğraf, 5 temmuz günü, J. Dana Hrubes tarafından ( -32 derecede) güney yarım küreden çekilmiş...

Kaynak : Spaceweather

3 Temmuz 2008 Perşembe

:: Messenger'dan Merkür...


Bilimadamları 30 yıldan uzun süredir Merkür'ün manyetik alanının kaynağını araştırıyor...

NASA'nın messenger uzay aracı, gezegen üzerindeki volkanların yoğunluğunu görüntüledi...

Bu bulguya bağlı olarak gezegenin çekirdeğinin aktif olduğu ve bu aktivitenin manyetik alan oluşturduğu yönündeki tezi kuvvetlendirdi...

Konu ile ilgili 11 sayfalık makale yarın Science'da yayınacak...

Kaynak: NASA

:: NLC Bulutları...


Fotoğraf, 2 Temmuz'da Polonyadan çekilmiş...

Kaynak:
Spaceweather

( NLC ile ilgili daha fazla bilgi için aşağıdaki etiketi tıklayabilirsiniz. )

1 Temmuz 2008 Salı

:: Küme, Dünyanın sesini dinliyor... ESA...


Dünyanın üst atmosferinde güneşten gelen yüklü parçacıkların oluşturduğu Auroral Kilometrik Radyasyon (AKR) olarak adlandırdıkları ışınım ses sinyallerine (analog) dönüştürülerek dinlenebiliyor...






Elbetteki sesi dinlemek bir anlam ifade etmeyebilir, ancak sinyalin genliği ve frekansı dünya manyetik alanındaki (manyetopoz) ani değişimleri ve bunun etkilerini tek kalemden gözlemeyi sağlayabilir. Yani birleştirilmiş bir monitor olarak düşünülebilir...







ESA'nın uydu kümesi (cluster) , (AKR'yi) kuzeydeki aurorayı dinliyor (yukarıda)

Kaynak: ESA

:: Özgürlük için bir adım daha: Pardus 2008...

Pardus projesinin en yeni teknolojiler ve en güncel yazılımlarla güçlendirilmiş yeni sürümü Pardus 2008 yayımlandı. Daha önceki tüm sürümleri gibi bir özgür yazılım olan Pardus 2008, GNU Genel Kamu Lisansı (GPL) ile özgürce dağıtılıp çoğaltılabiliyor. Pardus projesinin temel hedefleri olan kolay kurulum ve kullanım yönünde, gerek altyapı ve gerekse kullanıcı arayüzü düzeyinde önemli yeniliklere sahip olan Pardus 2008 aynı zamanda geniş donanım desteği, kararlı ve güvenilir Linux altyapısı ve tek bir CD ile gelen çok çeşitli uygulamaları ile masaüstü kullanıcılarına yepyeni bir özgürlük deneyimi yaşatmayı vaat ediyor.

Pardus 2008 ile gelen yenilikleri öğrenmek için Sürüm Notları sayfasını inceleyebilir ya da CD görüntüsünü indirmek için İndir sayfasına gidebilirsiniz.

Pardus 2008 ile daha özgür günler diliyoruz...

Kaynak : TUBITAK UEKAE

:: Yangınların uydu ile tespiti...


Yukarıda NASA'nın TERRA uydusunun, Gelişmiş Uzay termal yayınlama ve yansıma Radyometresi (ASTER) aracı ile 29 Haziranda tespit edilen yangın görülüyor...

Yangın, Kuzey kaliforniyada başlamış ve 18000 insan sayesinde kontrol altına alınabilmiş...

TERRA aktif yanan bölgeleri kırmızı ile işaretlemiş...

NASA yangın tespiti ve mücadelesinde uydu teknolojisi artık aktif olarak kullanılıyor...

Kaynak: NASA